8 Ocak 2012 Pazar

Keseye Tutunuş..Hoşgeldin Bebeğim...

Hamileliğimin çok da kolay geçmeyecek ilk 12 haftasında heycan korku endişe her şey bir arada yaşanıyordu,kesede kanama vardı ve ben bir daha bebek kaybetmek istemiyordum.Bebeğimin  keseye tutunması ve sağlıklı bir gebelik tek hayalimdi o an.Yaşadığım düşük tecrübesinden sonra bu gebeliğimde de kaybetme korkusu olması benim fazlasıyla  üzülmeme neden oluyordu...Gebeyken hormonların tavan yapması ve sizin duygusala bağlamamanız zaten kaçınılmaz oluyor.Tehlikeyi uzun yatmalar ve dikkat etmeler sayesinde atlatmış olmakla birlikte arabaya binmem bile yasaklılığını korumaktaydı.Onu da atlatıcaktık eminim.
16. hafta itibariyle artık daha rahat nefes alıyorduk şükürler olsun.Kızımla beraber yürüyüşler yapıyor ,yüzüyor,sağlıklı besleniyor ve meditasyon yapıyoduk.Domates ekip bahçe sulamak çıplak ayakla toprakta akşam üstü yürüyüşleri bol bol uyku bizi dinlendirmeye yetmişti...
22.hafta itibariyle doktorum yüzmeyi yasakladı sadece ayaklarını uzat ve dinlen dedi.Yorulma sakın sadece dinlen dedi, bende onu dinleyerek elime kitabımı aldığım gibi ayaklarımı koltuğuma uzatıyordum.Bundan sonra geriye bi oturuşta 2 koca dürüm yemek kalıyordu:)
28.hafta itibariyle bebeğim artık doğum pozisyonuna geçmişti ve ben artık hastane çantamı hazırlamalıydım .Kocaman bir liste yaptım kendim ve bebeğim için.Tabi beşiği arabası diğer ihtiyaçlarının alınması için de kocaman bir listeye daha ihtiyaç duyuyordu önümdeki boş sayfalar .Onlarıda itinayla doldurup sevgili babamızla alışverişin yolunu tutuyorduk.Çok mutlu olduğum anlardan bir tanesiydi bu. Ve bi de yapılan kıyafet alışverişinden sonra bebek deterjanlaıyla yıkanıp ütülenip çekmecedeki yerini alır ya minik badiler çoraplar,onlara bakmaktan elime alıp onları sevmekten kendimi bi türlü alamazdım .Allahım ne büyük bir keyifti.kokusu burnuma geliyor:)
39+3 günlükken 02-03-2010 tarihinde saat 09:00'da sevgili kızım Dora  Su'yu Spinal sezeryanla kucağıma sağlıklı bir şekilde almanın dayanılmaz huzurunu yaşıyordum.İşte mucizevi an ve hayatımda gördüğüm en beyaz varlık.Porselen bebek gibiydi,uyuyan meleğimden gözlerimi alamıyordum.Onu koklaya koklaya öptüm,Sonra doktorumuz Dorayı aldı ve beni odama uğurladılar.2 günlük hastane  maceramızdan sonra evimize gelmek ve artık evdeki hayatımızın başlıyor olması da heycanıma heycan katıyordu..Ortalama 1 hafta boyunca sezeryanın derin acılarını yaşadım,düşündüğüm zaman bile duruşum değşiyor.Herkeste farklı yaşanıyor eminim yada benin acı eşiğim fazlasıyla düşüktü.Acemi anne bendeniz ilk 10 günü anneanne ve yakınlarımızla geçiridik.Yalnız başınıza ayağa kalkmanız ve bebekle ilgilenmeniz zaten fazlasıyla güç.Bebeğimin 6. günüydü biraz daha iyiydim ve eğilebiliyordum kızımın altını açmak için onu yatağına yatırdım yavaşça üzerni çıkartırken göbeğinin düştüğünü gördüm.O an da benim için en özel anlardan bir tanesidir.İki saatte bir emzirmek ve uyanmak istemeyen meleğim .Allahım ne kadar zorlu bir süreçmiş diyordum.Burnunu yavaşça sıkıp,ayaklarını gıdıklıyordum meleğim uyansın ve anne sütü alsın diye,yoksa sarılık kaçınılmaz olucaktı.Şükürler olsun yavaş yavaş alıştı anne sütüne birde haftasını da doldurunca gerçek hayata daha çok adapte oluyor.Eminim onun içinde kolay değildi  şu emzirme sonrası yaşadığımız gaz sıkıntısı:(  gazını çıkarsa bile 30 dakika kucağımda sırtına pişş pişş pişş şeklinde evin içinde geziniyorduk.Gaz damlası,masajlar,bitki çayları,iyi geceler çayları falan derken alternatif yardımcı kaynakların hepsine saldırıyordum...Doktorumuza gittiğimizde Anne sütünden geçiyor dedikçe gözyaşlarım sel oluyordu.İnanılmaz dikkat ediyordum yediklerime .Amman ha gaz yapar bu ,sakın şunu yeme Sinem bebeğine gaz olur diye diye ben zaten bi baktım ki 6 ayda eski halime dönmüşüm :)Süt yapıcı şeylerle beslendim diyebilirim Gün aşırı kara üzüm suyu kaynatıyordum kendime ve Stıll tea içip anne sütmüzü sağıp sağıp stok yapıyordum sonra buzluğa ,üzerini tarihleyip dışarı çıkacağım zaman hazır yemek adına bi tane alıyordum .Doktorlar arasında da bu çok göreceli bir durum aslında Gazın anne sütünden geçiyor olması ama bizim tatlı doktorumuz buna inanıyordu bana da mantıklı geliyordu.Bir keresinde enginar yemiştim sonrasında Dora Su'yu emzirdim ve gazını çıkarmak içn yine sırtını sıvazlama durumunu yaşadığımızda Dora  omzumdaki mendiline sarı renkte tükürük gibi bişi akıttı.Ben tabi büyük bir panik halinde aloo Sevim hanım imdaatt şeklinde kadını arayarak durumu izah ettim .Enginarın rengi  enzimlere yansımıştı ve buna şahit olmuştuk.Sütten her şey geçiyor yani bir başka yaşadığım örnek; hastaneden eve çıktığımız gün tabi bende sezeryan sonrası  gaz sancısı da tavan yapmış durumdaydı bunu rahatlatıcı tek besin kayısı kompostasıydı ve minnettarım nasıl mucizei bir besindir o öyle.Beni rahatlattığı gibi güzel kızıma da sütümden geçerek onda da hafif ishale neden olmuştu.
Anneliğimin ilk on gününden sonra kızımla artık başbaşa kalmıştık.Acemi ruhum yalnız başına tam da bir profesyonel olmuştu.Sanki bi bellekle tüm veriler bana yüklenmiş ben donanımlı tecrübeli bir anne olmuştum.Bana çevremden söylenen herşeyi ya okumuş yada dinelmiştim ama zaten her bebeğin kimyası farklıdır.Her bebeğe uygulanacak yönetem ve metodlarda farklılıklar gösterir dolayısyla  siz bebeğinizi tanıdıkça bebeğinize en uygun yöntemi çareyi formülü geliştiriyorsunuz.Ben ve Dora bu şekilde yol aldık ve almayada devam ediyoruz...
Sevgilerimle...

2 yorum:

Selcan Yıldırıcı dedi ki...

Ben hastaneden eve dönerken yanı başımda uyuyan oğluma korkuyla bakıyordum ve ona yetemeyeceğimi düşünmüştüm. Aslında her gün, her saat, her saniye yaşanması gereken bir keyifti bu süreçler. Harika anlatmışsınız Sinem ve o günlere döndüm bir anlığına. Teşekkür ederim.

Sinem Şimşek dedi ki...

Sizin gibi muhteşem bir anneyi o yıllara götürdüysem ne mutlu bana,her anne kendini bulabiliyor satır aralarında,daha çok geçmişe keyifli yolculuk yapıcaz o halde:)ben teşekkür ederim.